Биография Yunus Emre
Yunus Emre (1240? - 1321?)
Viața poetului se pierde în legendă, poeziile fiind singurul izvor biografic. Din acestea se desprinde faptul că și-a însușit o temeinică instrucție filozofică și religioasă, fiind discipolul unui mare învățat al vremii, Taptuk Emre, căruia i-a slujit mult timp și de la care, din respect, a împrumutat numele. În căutarea adevărului și frumosului, a pelegrinat prin toată lumea islamică, întâlnindu-se cu mari poeți și învățați ai vremii, printre care și genialul poet persan Gelaleddin Rumi Mevlana (m. 1273). Informații despre ultima perioadă a vieții sale lipsesc cu desăvârșire, poetul încetând să mai transmită ceva din enigmatica sa existență, sporind și mai mult misterul în jurul său. În 1970, în localitatea Sarıköy, locul presupus al morții poetului, a fost ridicată în semn de adâncă pioșenie o nouă piatră funerară. Numărul total al poeziilor sale se consideră a fi de 360 și au cunoscut mai multe ediții, cea mai completă fiind tipărită cu noul alfabet, în 1933, sub titlul Yunus Emre și poeziile sale.
(extras din Antologie de poezie turcă de la începuturi până azi, Colecția BPT, Minerva, Buc., 1979)
***
Yunus Emre (d. 1240 - ö. 1321), Anadolu'da Türkçe șiirin öncüsü olan mutasavvıf bir halk șairidir. Büyük bir Türk İslam düșünürüdür.
Hayatı
Hayatı ve șahsiyeti hakkında pek az șey bilinen Yunus Emre, Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmaya ve Anadolu'nun çeșitli bölgelerinde küçük-büyük Türk Beylikleri'nin kurulmaya bașladığı 13. yüzyıl ortalarından Osmanlı Beyliği'nin kurulmaya bașladığı 14. yüzyılın ilk çeyreğinde Orta Anadolu havzasında doğup yașamıș bir șair ve erendir. Yunus Emre, uzun bir süre Hacı Bektaș-ı Veli Dergahında çile doldurmuș ve dergaha hizmet etmiștir.
Yunus'un yașadığı yıllar, Anadolu Türklüğünün Moğol akın ve yağmalarıyla, iç kavga ve çekișmelerle, siyasî otorite zayıflığıyla, dahası kıtlık ve kuraklıklarla perișan olduğu yıllardır.13. yy'ın ikinci yarısı, sadece siyasî çekișmelerin değil, çeșitli mezhep ve inançların, batınî ve mutezilî görüșlerin de yoğun bir șekilde yayılmaya bașladığı bir zamandır. İște böyle bir ortamda, Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî, Hacı Bektaș-ı Velî, Ahî Evrân-ı Velî gibi ilim ve irfan kutuplarıyla birlikte Yûnus Emre, Allah sevgisini, așk ve güzel ahlakla ilgili düșüncelerini, her türlü batıl inanca karșı, gerçek İslam tasavvufunu ișleyerek Türk-İslam birliğinin olușmasında önemli vazifeler yapmıștır. Yûnus Emre, "Risalet-ün Nushiyye" adlı mesnevîsinin sonunda verdiği;
Doğduğu yer konusundaki tartıșmalar Eskișehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy ile Karaman üzerinde yoğunlașmaktadır. Menakıpnâmelerle șiirlerinden çıkarılan bilgilere göre Babalılardan Taptuk Emre'nin dervișidir. Hacı Bektaș-ı Veli ile ilgisi Vilayetname'den kaynaklanmaktadır. Yine șiirlerinden tasavvuf yolunu seçtiği, iyi bir öğrenim gördüğü anlașılmaktadır. Anadolu kentlerini dolaștığı, Azerbaycan ve Șam'a gittiği, Mevlana'yla görüștüğü de bu bilgiler arasındadır.
İșlediği konularla Anadolu'da gelișen Türk edebiyatının en büyük adlarından sayılan Yûnus Emre, yalnız halk ve tekke șiirini değil, divan șiirini de etkiledi, yașarlığını çağlar boyu sürdürdü. Hece ve aruzla yazdığı șiirlerinde sevgiyi temel aldı. Tasavvufla, İslam düșüncesiyle beslenen dizelerinde insanın kendisiyle, nesnelerle, Allah'la ilișkilerini ișledi, ölüm, doğum, yașama bağlılık, İlahi adalet, insan sevgisi gibi konuları ele aldı. Çağına hâkim olan düșünüș biçimini ve kültürü konușulan dille, yalın akıcı bir söyleyișle dile getirdi; kendinden önce yetișmiș İran ozanlarının, çağdașlarının yapıtlarında geçen kavramlara yeni bir öz, yeni bir deyiș kattı. Bu yanıyla tasavvuf düșüncesini, Alevi-Bektași inançlarını zenginleștirdi, kendi adına bağlanan tekke șiirinin Anadolu'daki ilk temsilcilerindendir.
***
Yunus Emre (1240?–1321?) was a Turkish poet and Sufi mystic. He has exercised immense influence on Turkish literature, from his own day until the present. Because Yunus Emre is, after Ahmet Yesevi and Sultan Walad, one of the first known Turkish poets to have composed works in the spoken Turkish of his own age and region rather than in Persian or Arabic, his diction remains very close to the popular speech of his contemporaries in Central and Western Anatolia. This is also the language of a number of anonymous folk-poets, folk-songs, fairy tales, riddles (tekerlemeler), and proverbs.
Like the Oghuz Book of Dede Korkut, an older and anonymous Central Asian epic, the Turkish folklore that inspired Yunus Emre in his occasional use of tekerlemeler as a poetic device had been handed down orally to him and his contemporaries. This strictly oral tradition continued for a long while.[1]
Following the Mongolian invasion of Anatolia facilitated by the Sultanate of Rûm's defeat at the 1243 Battle of Köse Dağ, Islamic mystic literature thrived in Anatolia, and Yunus Emre became one of its most distinguished poets. Poems of Sultan Yunu Emre — despite being fairly simple on the surface — evidence his skill in describing quite abstruse mystical concepts in a clear way. He remains a popular figure in a number of countries, stretching from Azerbaijan to the Balkans, with seven different and widely dispersed localities disputing the privilege of having his tomb within their boundaries.
|